26 Ağustos 2014 Salı

Hayıflanan Babaannenin Dramı

eskileri okuyordum da, büyümüşüz be azizim! şimdi benim yerime liseli türdeşlerim yakalıyor hayatın o harika anlarını. ben daha çok dünyaya uyuz olmakla meşgulüm, galiba. yaptığım şeylerden de tam olarak ne zaman soğudum, hiç bilmiyorum. 

aslında biliyor da olabilirim. 

ya da, dur bakayım? bilmiyormuşum. her neyse, önemsiz konular bunlar. 

zamanında dünyada sadece lise ve benim kadar manyak arkadaşlar varken nasıl da mutluydum! beni o zamanlara geri atalım bence. hani diyorlar ya, şimdiki aklım olsa diye? şimdiki aklım olsa ben hiç büyümezdim anam. öylece kalırdım yani, lise güzeldi ki! yazılı oluyorduk, daha olurken olduğumuz yazılıya sövüyorduk, despot hocalardan kaçıp bulduğumuz ilk sınıfa doluşuyorduk, elimizde sopayla okul boyu adam kovalıyorduk... gülmeyin, yapmışlığım var, yaparken de oldukça ciddiydim üstelik. nedense şu anda bu konuda ciddi olmakta oldukça zorlanıyorum. 

ergen arkadaşlarıma benden bir tavsiye: ne kadar manyaklık varsa yapın, ondan sonra yapınca millet laf ediyor!

o değil de, ben hakkaten 96 jenerasyonuyla daha iyi anlaşıyorum galiba ya! zeka yaşım anca orada diye mi acaba? bekleyip görmeyi planlıyorum; acaba olay jenerasyonda mıymış, yoksa sadece çıtır mı seviyorum!! ama burada esas konu şu ki fakülteye yeni giren insan evlatlarıyla bir tanışmam lazım, belki taze kanlar bulurum. kan banyosunda yatınca gençleşiliyor muymuş?? 

sahi, kimdi o kan banyosuna yatan yaa? hatırlayamadım bir türlü. 

ve şimdi buradan, olmayan hayranlarıma sesleniyorum: benim mi allahım bu çizgili yüz?! ya gözler altındaki mor halkalar?! peki ya göbeğimdeki o simide ve çenemin altından sarkan "gıdı" adlı simbiyota ne demeli? aynaya bakınca bir canavar gören dünyada bir ben yokum dimi? öyleysem oturup iyice üzülmeyi planlıyorum da. hani benden beterleri varsa bileyim, diye soruyorum. 

şimdi yaz bitmek üzereyken de böyle bilgisayar başına oturup hayıflanmak çok tatlı oluyormuş! gidince yapamayacağım çünkü. itiraf edin intern arkadaşlarım, göbek atıyorsunuz, değil mi?

yaz nasıl geçti onu da anlamadım gerçi. bütün yaz boyu somurtuyordum.

şaka lan şaka o kadar da değil; ama bir ara sıcaktan gerçekten ağlayacağım sandım, çocuğun hakkı varmış. ömrüm yeterse bir gün bu yazdan kalma çoktan belleğimden silinmiş anıları yazacağım... malum alzheimer var, fazla dayanmıyorlar. zaten kıçımı koltuktan kaldırırken de inlemeye başlayacağım yakında, of anam anam diye. kendimi öyle yaşlı hissediyorum hani. hatta bunu yazana kadar yakın gözlüğünden burnum bile ağrımış olabilir.

yavrum böğrüme yel giriyor, bir el atıversene? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder