10 Eylül 2014 Çarşamba

Fikir Öyle Degil Böyle Uçusur

Bütün blogger dünyası neden bana karşı? Hepi topu bir yorum yapacağım, altına "bak oğlum emin misin, robot olmayasııınnn" numaraları sıkıştırıyor... o kadar mı robota benziyorum lan?! Hani sıkıcıysam söyleyin, kendimi yatağın altındaki canavara kurban niyetine sunayım, dünyaya bir iyiliğim dokunmuş olsun!

İnanmam aslında; ama bizim odada bir ara hakikaten yatağın altında bir canavar oluşmuş olması gerektiğine inanıyorduk, patatisim ve ben... hani bahsetmiştim ya benim eski oda arkadaşım intern ablacığım... adına Patatis diyeceğim kendisinin. Ben hala onunla kalırkene bir ara yurt odalarını kendimiz temizliyorduk. Şimdi arada bir katı temizleyen teyze gelip süpürüyor da yatakların altında canavarlar yok. O zaman öyle miydi?

Eskiden ayakkabılarımızı odanın dışında çıkarır, odaya terlikle girerdik. Bir yerden sonra ayakkabıları dışarıda çıkarmaya üşenir olduk, işte ne olduysa o zaman oldu. Madem hep kirli olacak, boşuna temizlemeyelim; dedik. Pencereleri açtık, rüzgar tozları ve muhtelif tanımlanamayan cisimleri yatağın altına süpürdükçe süpürdü ve senenin sonlarına doğru biz yatağın altına bakmaya cesaret edemiyorduk...


Yemin ediyorum bir gece Patatis'in yatağının altından dışarıyı izleyen bir çift sarı göz gördüm... sonra miyavladı, dermişim. Heh, yok be yok, orada mitozla kedi üremedi; ben tövbe bismillah o ne lan diyerek yerimden bir kalktım ki rüya görüyormuşum. Şimdi bakıyorum da, odanın o zamankinden pek bir farkı yok. Galiba bu senenin sonlarına doğru bir yatak altı canavarı oluşumu daha bekleyebilirim.

Zaten bizim odada da bir hayalet oppamız var. Cereyan yaptırıyoruz diye kızıp suratıma pet savurmuşluğu, "üşüdüm oppa" dediğimde kapıyı kapatmışlığı ve hatta sabah beni öperek uyandırmışlığı da vardır. Aslında bu yakınlarda yatır falan da yok, bu oppa nereden geliyor, hiç bilmiyorum; ama en azından artık shojo kızları gibi viyaklayabileceğim bir husus mevcut: "kyaaaahhh i gave my first kiss to a ghost!! Dx"

Hatta bence benim aklımda benden başka insanlar da var, aralarında muhabbet ediyorlar. Bazen de bana istedikleri şeyi söyletiyorlar. Ama onlar benden daha zeki, komik ve yaratıcı. Bu yazdığım şeyleri de ben yazmıyorum aslında, onlar muhabbet ediyor aralarında ben onların söylediklerinden geçiriyorum buraya. Yoksa nerede bende...

Bugün biraz derste şizofreni işledik de...

Şüphelenmiyor değilim hani bende böyle erken bulguları, yatkınlık, sanrılar; aslında ben gerçekten şizofrenmişim de haberimiz yokmuş, falan ama allahtan geçen gün hocamız "bu stajda kendinize tanı koymayın; aradan bir iki ay geçsin, hala şüpheleniyorsanız gelin yatıralım sizi" dedi de kendimi tutuyorum. Yoksa cidden servis başhemşiremize gidip "abla bana bi kokteyl yapsanaa" diyeceğim. Yapar da, ha! Hakkaten, desem mi, acaba?

Bu arada, bundan sonra abuk subuk korkularına "paranoya" diyeni yakarım. Hanginiz olmayan bir şeyin gerçekten var olduğunu düşündüğü için iki yaşındaki çocuğunu çamaşır suyuyla yıkıyor lan? Ha?! Hanginiz?!

O da  nasıl bir manyaklıktır usta yaa... bir takıyormuş kafaya, bir inanıyormuş, bir daha da geçmiyormuş. Mesela diyor ki "böcek var bu evde her yerde böcek var benim üstümde de böcek var vücudum böcekler tarafından istila edildi" götürüyorlar üniversitelere entomoloji bölümlerine, bütün tahliller temiz; buna rağmen inanmıyor, çocuğunu da temizlemek için çamaşır suyuyla yıkamaya falan başlamış... inanıyor ama cidden böceklerin olduğuna... işin tuhafı, buna abisi de inanıyor.

Öyle bir şey de gerçekten oluyormuş; adı "paylaşılan delilik". Şöyle ki, çok yakın olduğun, sürekli birlikte olduğun biri psikoza giriyor, bir hayal görüyor var olmayan bir şeyi görüyor; bir süre sonra sen de onu gördüğünü sanıyorsun. Mesela o hamamböcekleri gördüğünü söylüyor; bir yerden sonra sen de görmeye başlıyorsun...

Beyin tuhaf organ, azizim...

Veeee ilgilenenlere buradan duyurulur; "laf salatası" diye bir şey de bilimsel olarak gerçekten varmış. Adına da hatta "enkoherans" deniyor. Birbiriyle alakasız sözcükleri arka arkaya sıralıyor hasta. Ne dediğini anlamıyorsun. Muhtemelen kendi de anlamıyor. Ya da artık anlıyorsa bile biz bilmiyoruz. Hani söyle bir şey "radyoaktif tuzlu anne laksatif baba" bilmem neler daha şimdi hatırlamadığım; ama sayfalar doldurmuş böyle... öldüm gülmekten.

Bir gün şizofren olursam beni videoya alın usta, sonra izler izler kıçımız çıkana kadar güleriz.

***

Günün Bilgisi: Nikotin ve opium dışındaki bütün bağımlılık yapıcı maddeler psikoz yapar.

Yani, klasik otsuz cigara ve "madde" dışındaki her şey adamı akıl hastası edebilir... demek ki neymiş?? Ya tütün, ya eroin!!...değil tabi; ama ne kadar çok esrar içersen o kadar şizofreni riski oluyormuş. Bizim ailede de var zaten psikotik bipolar falan; hani sigara bile içmem aslında ya, hayatımın bir yerinde öyle işlere bulaşacağım vardıysa bile tövbe bulaşmam artık.

***

Günün Hikayesi: Bizim hocalardan birinin bir hastası varmış, Rizeli; dolantin bağımlısı... dolantin de bir çeşit bağımlılık yapabilen ağrı kesici, almaya başladın mı duramayacağın bir ilaç; elinde yedi tüp varsa yedisini de yaparsın. Hasta gelmiş, "ben hayatımdan memnunum da beni iki ampulle yetinecek duruma getirin" diye. Bizim hoca olmaz demiş, ya hep ya hiç. Yatırmışlar hastayı servise, grup terapileri yapmaya başlamış bu diğer hastalara (hastalarla değil, hastalarA) falan, bir hafta anca dayanmışlar... sonra abisi bunu yurtdışında bir yere götürmüş işte bu üçüncü gün hastaneden çıkıp dolantin bulmuş kullanmış, tedavi edemiyorlarmış adamı.

Sonra aradan biraz vakit geçmiş, iki yıl kadar; bizim hoca bu hastanın abisiyle karşılaşmış. Adama sormuş. "Hasta nasıl?", "İyidur." demiş adam. "Nasıl ne durumdasınız?" demiş hoca. "Bıraktı şimdi. Evde yatayi." demiş adam. Hoca şaşırmış "Nasıl olur yahu, nasıl bıraktırdınız?" demiş; çünkü hasta çok dirençli, hiç bırakacak gibi değil. Adam önce cevap vermemiş, kıvırmış çevirmiş, ağzında gevelemiş; sonra en son çıkarmış ağzından baklayı: "Dizinden vurdim oni. Bırakmazsa obüründen de vuracağum."

Karadenizliler fıkra gibi adamlar diyoruz da inanmıyonuz usta. Bu da Karadeniz usulü bağımlılık tedavisi işte! Daha iyisi var mı? Üç ay bir dizden, üç ay öbür dizden olsa en az altı ay temiz kalacak! Mis.

***

Günün Bombası: Gülmekten neredeyse altıma işiyordum, Allah iyiliğini versin Kedi...




aşfhaşfhşahfşisdkiaaaaaaaa *mavi ekran* xD

***

Ve son olarak...

Günün Anlam ve Önemi: Bugün bir ölümsüzün biz zavallı fanilerin arasına indirildiği gün. Tanrıçam, doğum günün kutlu olsun!! Nice Luhan'lı Chanyeol'lü seneleree!!

Ki aynen sabahki mesajımın yaklaşık içeriği de budur. Pişman değilim, sevgili tanrıçam Kimchi Noona'nın da şikayet ettiğini sanmıyorum; zira, hadi ama, Chanyeol diyoruz, üstelik yalnız bile değil!!...heh.








Ayrıcaaaa hani sen Tanrıçaydın, Kimchi Noona? Bu durumda nasıl bir doğum günün olabilir? Doğum günleri ölümlülere has şeyler değiller mi? Yoksa sen hep bizi kandırıyor muydun? Yoksa sen mesela yarı insan mı doğdun? Bilemiyorum, bu durum gerçekten çok...








Yine de, canımbirtanemaşkımbebeğimhayatımınanlamıinanılmazbüyüleyiciefsanevitanrıçam... ki şu anda dünyadaki en uzun kelimeyi yarattığıma inanıyorum...





6 yorum:

  1. canımbirtanemaşkımbebeğimhayatımınanlamıinanılmazbüyüleyiciefsanevitanrıçam
    Bunu sanal alemdeki yeni nickim yapmak isterdim ama twitter da bunu yazsam tweet atamam
    O yüzden olmayacak sanırım :D
    Tanrıla ve tanrıçaların da doğum günleri olur cahil aç da mitoloji oku.
    Zeus hades ve Poseidon nasıl kardeş ve bir babaları anneleri var çünkü doğdular.
    kısaca tanrılar Ezeli değil ebedilerdir. yani var oluşlarından itibaren sonzsuza uzanır hayat çizgileri ama var oluşun başından beri varlardır denilemez.
    Saçmaladım ama aynı zamanda havalı bir cümle kurdum sanırım idare ediver işte.
    XD
    Ben de seni seviyorum tatlişkommm
    Ölümlüler içinde en sevdiklerimdensin ha ( Şanslı kereta seniiiiii!!!!!!)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yav ne bilsin benim bu fani aklım nereden bilsin böyle şeyleri yani? unutuyorum haliylen, mazur görüver sen de~~ hohoho demek en sevdiklerindenim ha?? *buraya dean'in sırıtışlarından uygun bir gif ekleyin*

      Sil
  2. Noonim ben bir defa o robot sorusunu yanlış cevapladım bana robotsun dedi. Hani kendime mi kızayım yoksa sanal aleme mi bilemedim. Hani bir an çizi reklamı geldi aklıma şu yataktaki canavar diyince. Orda da dolaptaki yemek canlanmıştı. Sonra senin sarı gözler gördüm cümleni okudum veee tövbe Bismillah dedim meğerse rüyaymış. Demek seninde bir ayhanın var noonim peki seninkinin adı ne? O iki yaşındaki çocuğu bana getirin siz ben evlat edinirim o ne demek lan manyak mı o anne ?!?!?! Sinirlendim şu an. Noonim sen şizofren olursan hadi biz çektik videoya da senle izlerken sen nasıl davranacaksın? Hatırlar mısın bizi suçlar mısın? Demek asıl konu tanrıçam imiş hak ediyor ama. Ve o nasıl bir kelime bence bunu TDK ya yollayalım. Ve karadenizlileri pek bir seveyrum. Noonim sen ne kadar daha psikiyatri bölümündesin hani merak ediyorum daha nelerle karşılaşacaksın?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ya ben psikiyatride karşılaştığım her şeyi anlatsam manyağa bağlar bu blog üstelik lütfen hastanın mahremi onlar... hani dedikodusunu yapmadığımdan değil de xD o anne de bilmiyorum napıyor şu anda hoca anlattı daha bugün. benim ayhanın adını daha bulamadık ama o şizofrenik bir belirti biliyon mu? ben o videoyu izlerken ilaçlarımı alıp iyileşmiş olacağımdan kendi hallerime yarılacağım ve muhtemelen "offf iğrenç çıkmışaaaam" diye tripleneceğim hahah

      Sil
  3. Yav bu nasıl bir şahsiyet ki aynı anda alt alta robert downey jr, leo ve jensen tarafından kutlanıyor LAAAAYN! Ha bir de başta johnny deep var. Kıskandım yeminlen. ( Bugün o kadar çok jensen gördüm ki kusacağım... Yo hayır tabi ki kusmayacağım yetmez bile)

    Öldüm şu karadeniz bağımlısı hikayesine ya. Ama çok mantıklı hani. (Kyu karadenizli olabilir mi? Kafamda deli sorular...)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. karadenizli kyu mu... KARADENİZLİ KYU MU?! BU NEYİN KAFASI LAYN ASŞFNASŞFKHAŞFHASKNA OTL FATAL ERROR PABO.EXE STOPPED WORKING WTF MAANNNN

      Sil