3 Eylül 2014 Çarşamba

Oda'dan Sevgilerle

Allah var şimdi bu kadar iyi bir iş çıkaracağımı düşünmemiştim.

Aldığım o aşırı yumuşak babetin ayağımı acıtabileceğini de düşünmemiştim. Defterimi unuttuğum gün dersin iptal olacağını da düşünmemiştim. Hele bir psikiyatrik hastanın olduğundan genç gösterebileceğini hiç düşünmemiştim! Amma önyargılıymışım ben de.

Evet efendim, hastam 65 yaşını geçik, en fazla 50 gösteriyor. Bunun hastalığı neymiş, ben de ondan olsam genç gösterir miyim acaba, dedim; bipolarmış. Depresyonla yatmış. Depresyonla da adamı hastaneye mi yatırırlar, efenim?

Depresyonda olmayan adam intihar eder mi?


Ne diyordum ben? Ha evet, bu kadar iyi bir iş çıkaracağımı düşünmemiştim. Geçen gün zaten arkadaşlardan iltifatları toplayınca bir tarafım kalkmış benim ufaktan, yürüyüşüm bile değişti, resmen! Gerçi o ayağımı acıtan babetten de olabilir; ama orasını karıştırmayalım.

Arkadaşımla oturduk hastayı aldık görüşme odasına, konuşturmayın beni sıkboğaz etmeyin diyen hasta bülbül gibi şakıdı anam! Konuşmam diyenden korkacaksın. Ben insanları konuşturamam ama, ben daha iyi dinlerim; bu yüzden arkadaşım sordu, ben sekreterlik yaptım. Şikayetçi değildim. Hem ders olmayınca, hastayla da konuşunca erkenden kaçtım kilitli servisten, güzel oldu.

Yani senenin ilk iyi haberi: kilitli servisten kafana esince çıkabiliyorsun! Yeni hedefim hastalardan biriyle pinpon oynamak. Bakalım nasıl yeniliyorum.

O değil de, serviste her şey yasakmış. Hani öyle uyduruktan bir servis değil burası, diyordum ya? Cep telefonu bile yasakmış; hatta hastayı bırak, refakatçiye de yasakmış. Telefonla bir tek doktoru alıyorlar içeri. Amacın ne olduğunu hiç bilmiyorum.

Görüşme yapıyorduk odanın içinde, kimse rahatsız etmesin diye odanın kapısını kilitlemiş arkadaşım; kapıdan biri açmaya çalıştı bir ara, beceremedi, gitti. Sonra bir daha geldi, sonra bir daha, sonra kapıya vurmaya başladı falan... sonra gittik açık kapıyı, meğersem burada kapılar kilitlenmiyormuş. Yasakmış kapıyı kilitlemek. Hasta diyor ki, öteki odadan ses gelmesin diye kapıyı kapattıkları zaman, iki dakika sonra "niye bu kapı kapalı?" diye dalıyorlarmış içeri. İzole bir dünya kendi içinde. Dış dünyadan kopuk, içeride doktorlar ve diğer hastalarla tek başına...

Kuzey Kore gibi...

Kadın ve erkek hastalarınsa odalarını bırak, koridorları bile ayrı. Belli bir saatten sonra öteki koridora geçmek yasak, hani... haremlik selamlık hesabı. Gündüz beraber takılıyorlar, tamam; ama gece komple ayrı. Ciddi merak ediyorum hani oranın gece hayatı nasıldır; ilaçları basıp basıp odalarda kopuyor falan olmasınlar bunlar? Ya da mesela damardan dalıp uyuyorum ayağına uçuyorlardır... neyse gece nöbetim yarın, olası maceralarımı - benim düşündüğüm gibi olmayacağına dair ciddi şüphelerim olsa da - inşallah anlatıciim efenim.

Bu arada bu sıcak ne yaa? Ben buraya gelince havalar serinleyecek diye babam biletimi erkene alıyordu neredeyse; geldim, sanki ağustosun ortası anasını satayım! Hani tamam, çok da uzak değiliz ağustostan ama yapmayın ya, Ankara burası! En azından bunalım geçirmemeliyim sıcaktan! Kapı pencere açık yatıyorum geceleri resmen, ağır ateşte insan güveci mi çekmiş Tanrı'nın canı, bu ne yaa! İçtiğim su çişimden çok terime gidiyor; adalet mi bu?!

Galiba saçmalama sınırlarıma sonunda ulaştım. Dünyaya dönsem iyi olur, yoksa beni o odalardan birine tıkıverecekler valla...

2 yorum:

  1. Sonunda kendine uygun servisi buldun çıkma oradan sen XD

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. abi sorma belli mi olur belki uzmanlığa yazarım heh heh

      Sil