6 Eylül 2014 Cumartesi

Yagmur VS Yagmurdan Sonra

Her hava karardıktan sonra yağmur yağdığında aklıma felaket senaryoları gelir.

Hayır, başımdan geçen bir felaket olmasına rağmen onunla ilgili değil bu. Merak eden varsa, ben ilkokul beşinci sınıftayken evimizi sel bastı; o kadar ki selden sonra içeride kalan balçık benim (o zamanki) boyum kadardı. Ama ben annemin aksine her yağmur yağdığında bunları düşünmem. Aklıma daha çok korku filmleri ve fantastik gerilimler gelir, artık o nasıl bir türse...

Özellikle tepemde ışıklar çakıp ardından korkunç bir gök gürültüsü geldiğinde birdenbire elektrikler kesilecekmiş, pencerede sadece parlak kırmızı gözleri görünen, kapkaranlık, vahşi bir cisim belirecekmiş gibi hissederim. O cisim de bir çeşit vampir olacak herhalde ama vahşi fantastik bir hayvan da olabilir. Hani vampirse de böyle Dracula cinsinden asil bir tanesi değil; kana susamış, mantıksız, hayvani...


Nasıl hastalıklı bir beynim varsa, bir başka düşüncem de şöyle: sağanak yağmurda şemsiyeli veya şemsiyesiz koşarken (ama iki şekilde de ayaklar sırılsıklam olacak ve gece olacak, acelen olacak) böyle tam ara sokağa gireceksin, şimşek çakacak, karşında böyle birdenbire takım elbiseli bir adam belirecek, ne hikmetse ıslak bile görünmüyor, elinde mat siyah Glock 19... şemsiyen ya da her ne tutuyorsan elinden düşecek... adam Glock'unu kaldırıp nişan alacak sana...

Allah var her zaman merak etmişimdir; böyle uğursuz bir havada karşısına böyle uğursuz bir adam çıkan o çok şanslı insan neden donup kalır, anında topuklamaz? Lan boşver şemsiyeyi gururu, çığlık atarak kaçacaksın işte! Belli yani orada onun olacağı. Hatta sen o ara sokağa neden girersin? Ana yolda, ışıkların altında kal dimi? Sağdan soldan bir canavar bir katil matil bir şey çıkacak, belli, çıkmazsa tuhaf!

Ama şimdi muhtemelen ben de o mallardan olurdum. Hani o korku filminde ilk ölen, eğer varlığı sadece elektrik direğine asılı bir kayıp ilanıyla kalmayacaksa cesedini yol kenarında ya da ne bileyim, beklenmedik bir yerde kanlar içinde (ya da tamamen kansız da olabilir) bulduğunuz o karakter var ya? İşte o benim. Dehşet başlamadan daha, ölüp kurtuluyorum; hatta bazen yardım etmek ya da intikam almak için musallat bile olabiliyorum!! Müthiş, değil mi?

Bir de, bu gecelerde, bu fırtına anında gökyüzü asla olması gerektiği gibi siyah değildir. Ya şehir ışıklarını yansıtır, ya da başka bir sebepten; her zaman turuncumsu bir kızıldır. "Burada fantastik bir şeyler olacak!!" diye kocaman neon bir tabela assalar da benim üzerimde aynı etkiyi yapardı; çünkü ne hikmetse bu yağmur dindiğinde kızıllık da biter. Her şey tamamen normale döner. Bana kalırsa yağmur zaten başlı başına fantastik bir ortamın işaretçisi; bir de kızıl gökyüzü...

İznik gölünde akşam oldu.
Dağ başlarının kalın sesli sipahileri
güneşin boynunu vurup
kanını göle akıttılar.

Bilir misiniz bunu? Nazım Hikmet. Kızıl gökyüzü deyince de aklıma hep bu gelir; gün batımını en güzel anlatan sözlerden biri olduğuna inanırım. Çok zalimce; ama bir o kadar da güzel. Şeyh Bedrettin Destanı'ndan. Benim bir dayım var, derler ki bu şiiri çok güzel okur... merak ederim eğer en güzel okunmuş hali buysa bu şiirin, acaba ben mi zevksizim, yoksa bunun iyi okunması mümkün mü değil?

Gerçi gençlik fotolarını da gördüm o dayımın, resmen metamorfoz geçirmiş adam. Hani insan değilmiş, insana benzemeye başlamış, öyle söyleyeyim!! Görsem öyle adamı ben dönüp yüzüne bakmam; düğün fotosuna bakıyorum da onunla evlenen yengem ciddi sevap kazanmış olmalı. Hayır, oğlu da nasıl yakışıklı; kuzenim diye demiyorum... nasıl bir gendir o arkadaş? Yani ya esas sorun dayımın genlerinde değil de doğduktan sonrasında, ya da o çocuk ondan değil!!

Neyse efenim, uçtum yine... ne diyordum? Hah, yağmur...

Yağmur da durmuş, dışarıda. Ben de diyorum neden kafam başka yerlere kaydı, aklım dağıldı? Ortamı olmayınca yazamıyorum, azizim... yazar nazı yapayım biraz da kıymetim bilinsin...

 Keh keh, üç günlük geçmişle iki kelime yazdım diye kendine yazarım diyenlere de çok tavım. Vardır, görmüşsünüzdür mutlaka; açmış bir tane blog, üç tane yazısı var bir şey anlamadığın... triplere girer, ay ben böyle ortam çok uygun olmayınca yazamıyorum, ay siz de bu soyut düşünceden yazıdan sanattan anlamıyorsunuz, vıdı vıdı car car... iki kelimeyi yan yana koyarak yazı yazabilme becerisini kazanmış her insana yazar denseydi, ilkokul mezunu herkes "yazar" olurdu zaten! Hani "okuryazar"daki yazar kelimesinden bahsetmiyoruz burada yazar derken; hayrına bir hatırlatsak mı acaba...

Mesela benim gibi olacaksın, aslında! Bak bana, ben hiç yazar olmak gibi bir iddiada bulunuyor muyum? Açmışım bloğumu, mis gibi saçmalıyorum, bunu da itiraf ediyorum; okuyan okuyor, okumayanı sallamamak istediğim yer cinsiyet bakımından bende var olmadığından zaten ortada bir sorun da yok, herkes memnun. Hani gerçekten iyi yazan, mükemmel blog yazarlarına hiçbir lafım yok, olamaz da zaten, ne haddime? Ama eminim o yazarlar da ifrit oluyor bu heriflere.

Bir de şeye sinir oluyorum; roman tadında - hatta tadında bile değil, direk roman - yazdığı halde kendine "yazar" sıfatını yakıştıramayanlara... öhöm, çuvaldızım yerine battı mı, acaba?? Sky-nim?? Aynı şekilde bir laf da buradan yürek yakan bakışlara, gülüşlere sahip olup kendine çirkin diyen insan evlatlarına gelsin, anlayan anladı. Bir gün var ya, hepinizi alıp odun ateşinde çevirme yapacağım.

Ya da belli mi olur; belki de kaçırıp beyninizi şöyle bir kırklayıveririm, bilemedim şimdi...

3 yorum:

  1. Benim de gece Şimşek çakarsa yağmur yağarsa ağrı da da olsam tusunami olacak derim bende de var o felaket senaryoları uyuyamam korkuyor muyum Hayır ama felaket senaryosu uyutmuyor beni yoksa korkmam fırtınadır şimşektir. senin ilkokulda iken yakalandığın seli hatırladım noonim mersin sular altında idi. Mersin deydin di mi ilkokulda doğru biliyorum. Vee nazım hikmet ben bu adamı seviyorum ya. Senin dayından iyi olmasın benim hocam cidden çok güzel şiir okur kendisi ingilizce öğretmeni derste nazım dan inciler işlerdik. Keşke kuzene devam etseydin noonim uçsaydin ya XD. Noonim sen mükemmel yazıyorsun bence. Ben skynine çuvaldız yerine daha büyük bir şey batıracağım farkında olması için lan roman yazdın hâlâ ona roman demiyor bak sinirlendim yine ya. Öhöm cümlenin devamını okumadan atladım bana mı o taş eğer öyle ise hiç öyle değilim ama bana değildir zaten o yüzden sorun yok. Noonim sevdim ben bu yazıyı eline öyle ortam aramayan ilhamına sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o taş aynen sanaydı aslında kafanı yarmasını umuyorum ama görüyorum ki kalkan tutmuşsun; bir sonraki hedefim mancınıkla Minas Tirith'ten parçalanıp kopan taşlardan birini kafana doğru yollamak. belki o biraz değer, ucundan. Bakalım, kısmet. heh kuzenim de benden büyük hani devam etmemi istediğine emin misin? kızlara devam ettiğimde "NEREDE OOOOOO NİYE TANIŞMIYORUZ BİİİİİİZ" diye bir isyan aldım, bir ara sana da mutlaka anlatırım :D

      fırtınadır şimşektir ben de korkmam ya gerçekten hep aklıma fantastik korkular gelir. selden bile korkmam, gelecek sırılsıklam, pejmürde kıyafetli uzun dişli ağzından buhar çıkan ve bir tek gözleri parlayan o canavardan korkarım. tanıyorsan adını söyle lan yemin ediyorum öyle bir canavar imajım var benim.

      benim dayım da teknik olarak güzel okuyormuş aslında ya, ya ben bilmiyorum, ya da artık yaşlandığından okuyamıyor... ne çok "ya "oldu bu cümlede??

      Sil
  2. ve aylardır zar zor unuttuğum o felaket senaryolarının tıpkısının aynısını bana hatırlattığın icin buradan ilk selamım sana!
    ikinci selamım nur sesli dayıcığına tabii ki, hakkını yememek lazım, güzel okuyor güzel. ama bir hayli yaslandı tabii orası ayrı :D
    o kuzenine bir "abim" olarak yaklastığımdan, bir diğer kuzenine sulanabilir miyim ben? hani bel gamzesi falan desem tanıdık mı ):
    sizin aileyi.. öhöm. pardon. sülaleyi neredeyse, tanımak o kadar keyifli bir sey ki, yazdığın her seyde "heheheee ben bunu biliyom kii" diyorum kendisine vurulunca karsıdakini sinir etmek icin 'acımadı kii' diyen ilkokul cocuğunun ses tonunda ve tınısında. keh keh

    ve son olarak da, şu camdan bakınca yağdı yağacak temalı bir tabloya bakarmıs gibi hissettiğim Ankara gününde bana tüm kabuslarımı hatırlattığından ötürü seni asla affetmeyeceğim o ayrı... hee ama, bana sarılıp uyuyacaksan bir düsünebilirim (A)

    YanıtlaSil