6 Eylül 2014 Cumartesi

Sabah Sabah Pabo Sayan

Müzik ruhun gıdası mıymış?? Uyumadıysam sıçmışım müziğine!!

Tabi oğlum, esas gıda dediğin uykudur. Üç gün uyuma bakalım sen müziğin gölgesine katlanabiliyor musun. "Nolur kapat şu müziği uyumak istiyorum" bile demeyeceksin, inan. Bayılıvereceksin sadece. Ben de vallahi tutmam bile, sadece kenardan bakar gülerim.

Yaz tatilinden gelmişim, bünye alışık değil; bir haftadır altı saat uyuyordum ya? Bugün saat 10'da gerine gerine kalktım, yatakta döneledim, mesajlarıma baktım, geri yattım, sonra cevap yazıp biraz daha döneledim, falan... dünkü karanlık ruh halimden eser yok şimdi. Bir de güzel bir kahvaltı edebilsem çok kral olacak da... çok üşeniyorum be usta!!

İnsanların bu kadar üşenebilmesi mümkün olmamalı, bence...


Mesela bu sabah duş almaya bile üşenecektim neredeyse ya saçlarım keçe gibi olmuş. Bütün gün aç kalmayı göze alamadım. Teknik olarak üstelik biz hastamızla konuşacaktık. Dünyada ölümden başkası yalan... ders mers, notlar, hikaye... of, tek yaptığım yatakta oturup klavyenin tuşlarını dövmek oldu sabahtan beri.

Dün gece zaten aklımdan geçen milyonlarca minik tilkiyi not etseydim, herhalde birkaç saatlik yazı materyali çıkardı. Sky-nim'in en sevdiğim laflarından biridir hele: "en iyi fikirler ya kaçarken ya s*çarken" der, her tuvalete gittiğinde. Aklımı seveyim ben tuvalete defterle gitmiyorum ki hiç! Dünyayı yazarım şerefsizim orada.

Hayır, gülen varsa gülmesin, bu bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek.

Ya vallahi ciddiyim! Amonyak koklamak konsantrasyonu arttırır, işediğin o sarı şeyde de amonyak var biraz; tuvalette oturunca doğal olarak çok yaratıcı şeyler ortaya çıkarabilirsin. Küçük tüplerde satıyorlar aslında galiba amonyak; meret rezalet kokmasa alacağım bir şişe, ders çalışırken masamın köşesine koyacağım... hayır, tabii ki ben kokladığımdan değil. Bir arkadaşım koklamış!!

O "bir arkadaşım" lafına da çok tavım ha. Kitaptaki en eski numara, ne demek olduğunu bilmeyen bir Allah'ın kulu yok; hala kullanırız. Hani gerçekten bir arkadaşım söylemiş, yapmış olsa inanmayacak kimse. Bir gün hani gerçekten bir arkadaşımın derdi olur da fikir almak istersem aynen böyle anlatacağım, dert benim sanıp dedikodumu çevirecekler diye korkuyorum, azizim.

Unutmadan, dün öğrendiğim bilgilerden: böcekler de sarhoş olabiliyormuş. Dün bizim odaya bir kelebek geldi; hiçbirimiz korkmuyoruz, ortalıkta uçuyor öyle sağa sola çarparak; ama oda arkadaşım her yanına geldiğinde viyaklıyor. Dedik tutup atalım veya öldürelim; yakalayamadık uyuz şey hiperaktif çıktı. Bir oraya uçuyor, bir buraya. Benim eski oda arkadaşım patates gibi sevgilim kocaman göbüş yanaklar al intern ablacığım dedi ki deodorant falan bir şey sıkın, sersemlesin. Aldım elime deodorantı, isabet ettiremeden sıkıyorum kelebeğe... Kelebek uçtu, lambanın içine daldı ve orada kıpırtısız durdu. Gecenin ilerleyen saatlerinde de uyanıp oradan çıkmak için çırpınmaya başladı. Demek ki neymiş? Deodorant kelebeklerde kafa yapıyormuş. Alkollü ya. Direk alkol soludu böcek; dünyasını şaşırdı, döne döne gitti girdi lambaya...

Sonunda ne mi oldu? O orada çırpınıp tıkır tıkır tıkırdayınca ben sinirlenip lambanın içine doğru bir daha sıktım deodorantı. Hala ses yok.

Of, aslında şu anda fena halde açım; ama oda arkadaşım yanımda yatağına kıvrılmış grumpy cat tadında uyuyor. Ciddiyim, çok benziyor. Onun ruh hayvanı kedi; bence kafasının geçtiği her yerden geçebilir de. Ne var? Omuzları dar kızın! Allah allah.

Aklıma da şimdi geldi; bence hayatımızın ilk günlerini birer kuyruksuz kedi olarak geçiriyoruz. Kafamızın geçtiği her yerden geçebiliyoruz (bakınız: annemizin karnından çıkış şeklimiz), tüm gün yatıyoruz, abuk subuk el ayak sallayıp tıkınıp geri yatıyoruz. Evin en rahat yeri, en yumuşak kıyafetler, en büyük ilgi hep bizim. Şimdiki aklımla o eski bebeklik halime dönsem acaba ne derdim? Gerçi benim gazım varmış o ara, hiç çekilmez...

Merak edenlere ufak bir dipnot: dünkü o dev sivrisineğimsi uzun bacaklı böcekten eser yok. Ne koridorda var, ne de banyoda. Galiba benim çığlıklarımdan korkup o da kaçmış. "Ulan böyle yerde yaşanır mı ne biçim otel burası! Kafamızı dinleyelim dedik geldik neredeyse ölüyorduk! Kurbağaların canına kurban hacı bu ne böyle? Gidiyom ben!"

Düşündüm de, bence ben asla fabl yazmamalıyım...

8 yorum:

  1. Korkunç bir hayatın var bence şu sıralar noonim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hayatımın kendi içinde harika olduğunu düşünmeyi tercih ediyorum, bebeğim <3

      Sil
    2. Güzel güzel aynen devam, evrene mesajı ilet.

      Sil
  2. Hahaha noonim böcek kılıklı o dev şeyden kurtulduğuna sevindim. Tuvalet olayına hiç gülmedim ben çoğu sözel yazılı edebiyat filan orada çalıştım odamda çalışınca aklıma girmiyordu ya düşün yani. Kelebek de iki günlük ömründe sizinle karşılaştı sarhoş oldu XD

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kelebek dünyanın ya en şanslı ya en şanssız kelebeği ama hangisi hiç bilemedim yani. o lamba da hala tıkırdamıyor. galiba öldü o şey.

      Sil
  3. sonunda o açlıktan beraber kurtulduk azizim, ama aynı üşengeçlik bende de vardı sabah sabah

    YanıtlaSil